Popüler Kültürle Yozlaşan Kadim Bilgelik

Göktuğ Halis

İçinde yaşadığımız dünyanın manevi düzeydeki kaybı, günümüzde çok farklı vesilelerle dile getirilir oldu. Farklı toplumsal statü ve sınıftan birçok düşünür, "günümüz dünyasının ruhani" düşüşünün altını çeşitli nedenlerle doldurarak açıklamaya çalıştı. Bu yozlaşma, kimilerine göre örneğin, Kur'an-ı Kerim ve öğretisinin unutuluşuyla "manevi" dünyanın ödüllerine yeğ tutulan bir "dünyevi" ihtişam takıntısından kaynaklanırken, kimilerine göre ise, sosyalizmin ahlaki ideallerine sahip olmayan toplumsal bir sistematiğin "kaçınılmaz" sonucu olarak beliriyordu.

Temel amacı, üretim ve üretilenin, kar getirecek şekilde, pazarda karşılık bulması olarak tanımlanabilecek bir uygulamanın, günümüzde ortaya koyduğu görüngüler, hiç de şaşırtıcı değildi. 

Kendi düzeyinde haklılığı hiç de azımsanamayacak söz konusu bildirimler, farklı dünya görüşüne mensup insanlarca "yaygın bir ortaklaşa" eleştiriyi biçimlemektedir. Bu duruşların hedef aldığı temel ve ortak hedef, kapitalizmdir ve "bu sistemin ruhani düzeydeki eleştirisine" paralel bir eskatik öngörü kaçınılmazcasına biçimlenmektedir. Herkes kapitalizmin böylesi ruhani bir çöküşe dayanamayacağı ve çok geçmeden çökeceği görüşündedir. Tecavüzcüler, keyif için adam öldüren ve özdeşleştikleri TV dizilerindeki kahramanlar gibi davranarak terör estiren gençler, çocuk pornocuları, gaspçılar, hırsızlar, rantçılar, kendi ulusunu dünyaya hakim kılmak isteyen ve a-priori olarak kendi soyağacını üstün sayan yobaz milliyetçiler; başkalarının ölümleri üzerinden rant yiyen insanlar... Tüm bunlar ve daha fazlası er ya da geç, toplumu çökertecektir... Neden mi? Çünkü ahlakı kalmayan bir toplum çöker...

Kapitalizmin yeni dini: New-Age

Ama kapitalizm çökmemektedir. Kendisini sürekli koruyan bir mekanizma, akıllıca işlemektedir. Çökmeyişinin ana nedeni, ayakta kalışının nedenleri irdelendiğinde anlaşılabilir. Kapitalizmi ayakta tutan veri, "ahlak değildir" ki, bu veri gidince, dayanakları da çözülsün ve paldır kültür yıkılsın... Tam aksine, kapitalizm sistematik olarak söz konusu "kötücül" nitelikleri üretmekte ve onları beslemektedir. Tinercilerin kötücül niteliğinden dem vuran yapının, haber programlarındaki "en çok seyredilenler" listesindeki bu öğeler üzerinden yediği rantlar etkileyicidir. Kapkaç terörünü biçimleyenlerin çoğunun "Doğulu" insanlar olduğu da "hazin bir savaşın ortasında" kendisini Batılı olarak tanımlayan insanlara tatmin duygusu verse de, kimsenin "tinercileri ortadan kaldıracak bir eğitim ve aile reformuna gidilmeyişini" ve bu hain Doğuluların Batı'da ne aradığını sorgulamaması dikkatlerden kaçmaktadır. Bu yalnızca Türkiye için geçerli değildir. Kapitalizmin, Sosyal Devlet ilkesiyle desteklendiği göreli olarak yüksek refah düzeyine ulaşmış birkaç Batı Avrupa ülkesi dışında kalan yerlerde de bu acımasızlık sürmektedir. ABD'de evsizlerin sayısı günden güne artmakta ve oy hakkı dahi bulunmayan bu insanlar, düzenli ve sistematik bir biçimde "Kapitalist hukuk sisteminin" suç kabul ettiği eylemleri gerçekleştirmektedir.

Kapitalizm, söz konusu eleştirileri yapanlardan çok daha güçlü bir biçimde sonunu görmekte ve "ahlaklı bir toplum" yaratma konusunda ısrarcı gözükmemektedir.

Diğer taraftan, Kapitalizmin "yıkılmaya mahkum olduğu" ve yalnızca içsel çelişkilerinin, kendisini dürten devrimci bir yönlendirmeyle hemen yıkılıvereceği şeklindeki saptamaların tarihi bir hayli eskidir. Ancak her sarsıntı sonrasında güçlü bir şekilde ayakta kalmayı başaran kapitalizmin, günümüzde "İkinci Dünya Savaşı'nın" hemen sonrasında yaşanan özgüven bunalımıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir duruşu vardır. Manevi düzeydeki çöküş işe, ne olursa olsun, kapitalizme karşıt perspektifin belirttiğinin aksine, gözden kaçmış değildir. Popüler kültür ürünleri, kadim öğretilerin herkes için uygun bir düzeye çekilerek sunuluşu ve New-Age akımları olarak tanımlanan azımsanmayacak bir güç, "söz konusu manevi düşüş" eleştirisinin karşılığı olarak gözükmektedir. Bunlar yalnızca, kadim öğretiler değil, modern dünyaya anlam veren kayda değer kavramların kullanımıyla, basitleştirilmiş bir formun hüküm sürmesine vesile olmaktadır.

Mor ve Ötesi, Tarkan ve Madonna

Pop yıldızı Tarkan'ın "karma" felsefesinden bahsetmesinden, ABD'li şarkıcı Madonna'nın Kabala'ya yönelişine dek uzanan geniş örnekler silsilesi, kapitalizmin maddi girdabında sıkışmış sıradan insanları için hiç de azımsanmayacak bir manevi düzeyin içine dahil ettiğini göstermektedir. "Secret" kitabındaki satış rakamları "dilediğince istersen başarırsın" şeklinde özetlenebilecek, Kuantum Felsefesinin abuk bir yorumunun dahi ne düzeyde "maddi olanağa" dönüştürülebilirliğini gözler önüne koyar. Gizem ve sırları konu almış kitapların, tarihsel gerçekliği üzerinde en ufak bir kaygı hissetmeden, onlarca baskıya nail olması dikkat çekicidir. Yüzyıllardır, ıssız manastırlarında "dışarıya sır vermeden yaşayan" Budist rahiplerin Kung-fu gösterilerini izlemek, karşılığı dolarlarla ifade edilebilen büyük bir gücün muhatapları için mümkündür. "Çökmekte olan aile kurumunu" kurtarmak için düzenlenen Yoga seminerlerinden çıkıp, felsefeyi gözardı eden Aiki-do kurslarına giren günümüz insanı, katıldığı bir TV programında "biz komün hayatı yaşıyoruz" diyen "Mor ve Ötesi" grubunun vokalistinin, program bitince lüks arabasına binip gidişini garipsememektedir... Meditasyon, iş dünyasının stresinden kurtulmak, Astroloji "hoş sohbet" ve zaman geçirme vesilesi olarak yorumlandıkça gerçek bağlamından kopar. "Yaşam Koçluğu" adı verilen ve birkaç seansı hatırı sayılır bir paranıza mal olduktan sonra, düşünce gücünün "insanı herşeyin varolabileceğine" inandıracağına dair olan inanç, hiç kuşkusuz gücünü ödediğiniz miktardan almaktadır.

Herşeyden önce kadim öğretilerin, günümüz dünyasındaki yeniden biçimlenişinin, karşılığını "parada" bulan bir alışveriş ilişkisine dönüştürülüşüyle yozlaştırıldığını belirtmek gereklidir. Yeterince paranız varsa, Kabalacı, Budist, Büyücü, Falcı, Astrolog, Simyacı ya da Yaşam Koçu olabilirsiniz... Büyük finans kuruluşlarının sponsorluğunda gerçekleştirilen kurslara yatırdığınız paralar, Kadim Bilgeliğin paraya dönüştürülebilirliğiyle birlikte sizlere azımsanmayacak bir gelecek vaat etmektedir. Amacı, yüksek refah düzeyine ulaşmak olan bireyleri üreten kapitalizm, oluşturduğu yeni mesleklerle, ürettiklerinin karşılığını almaktadır. Verdiğiniz paranın karşılığını, çok geçmeden kat be kat geriye almanız mümkündür... Yüzyıllardır saklanan sırları elde etmek belki de hiç bu kadar kolay olmamıştır. Diğer taraftan, hiç bedel ödemeden "tatlı su eleştirisi yapan" bu müzik grupları, gerçek bir sistem eleştirisi yapan kişi ve grupların ödediği bedelleri atlayarak, kutsanmaktadır. Popüler kültürün, gerçeği anlama ve sınıf mücadelesinin orta yerinde inim inim inleyen insanlar için olası bir faydayı, "Mor ve Ötesi" gibi gruplarla budadığı ise bir gerçektir. Eşitlik, özgürlük ve kardeşlik sloganlarını tarihsel bağlamından koparan, basite indirgeyici ve herkes için geçerli bir yorumunu gerçekleştiren popüler bir müzik grubunun en büyük hizmetinin, sisteme olduğu açıktır. Karşılığında ise sistem, ona "eleştiri" geleneğinden edindiği rantı sunar. Sistemin sınırlarını sarsmayan, dengelerine dokunmayan, onu tehdit dahi etmeyen, buna karşın bu tip söylemlerle kendileri için yüksek bir yaşam standardı kuran insanlar için herşey iyi olmalıdır. Pop Kültürünün "öykünme" mekanizması yoluyla "soyut ideal kavramlar", pervasızca kullanılabilmektedir. Sonuçta karşımıza, "aman ne kadar duyarlı insanlar, anti-demokratik uygulamaları sanat yoluyla eleştiriyorlar" şeklinde dile getirileveren olumlamaların orta yerinde, "Eurovision" gibi Avrupa medeniyetinin kültürel bir simgesine katılım gösteren grubun, uzun bir söylemle gidermesi gereken devasa çelişkiler yer almaktadır. Ait olmaya çalıştığınız yer neresiyse, kendinizi nerede görüyorsanız, hangi sınıfa aitseniz, dünyayı oradan yorumlarsınız. Kapitalizmin olanaklarından yararlanıp, lüks içerisinde yaşadıktan sonra, onun örneğin siyanürlü altın çıkarma eylemini eleştiremezsiniz. Eleştirseniz de kimse sizi ciddiye almaz, alanlar ise alıktır. Kapitalizmin siyanürlü altın çıkarma çalışmalarını, eşitsizliği, özgürsüzlüğü ve anti-demokratik uygulamaları, Kapitalizmin özüne inmeden, sınıf savaşımını ve bu savaşımın günlük hayata yansıyan belirlenimlerini dile getirmeden eleştiremezsiniz.

Ancak inanç, şarttır ve inanmadan anlayamazsınız. Elbette bu bir hayal dünyasını gerekli kılar. Kapitalizmin gerçek dünyayı dönüşüme uğratan tasavvurlarına kapılmadan ve inanç göstermeden bu dünyada yer edinmeniz mümkün değildir.

Popüler Kültürün Anladığı

İkinci olarak, karşımızda "parçalara" bölünmüş ve ana gerçeğinden koparılmış disiplinler bulunmaktadır.  Madonna "İbranice" bilmeden nasıl Kabala öğrenebilir, sorusunun anlamlı düzeyi bir yana, 40'ından sonra ansızın, amacı Tanrı'nın Sarayı'na yolculuk olan Yahudi Mistiğine öykünen bir pop yıldızının "geriye çekilmek" gibi ikna edici bir tavrı neden göstermediği de dikkatli gözlerden kaçmaz. Tarkan'ın Karma Felsefesi çıkışı da, meditasyon ve yoga dersleri ve uzakdoğu dövüş sporları kurslarına doğru gerçekleştirilmiş ilgi, toplumsal bir yönelimin işaretidir. Bir bütünün, koca koca din ve felsefe sistemlerinin küçük parçaları, popüler kültür verilerince öne çıkarılır ve başlı başına bir disiplinmiş gibi sunulur. Astroloji kitapları, modern dünya insanına Yıldızları okuma sanatını öğrettiği ve rüyaları yorumlamaya imkan tanıyacak donanımı verdiği izlenimini yaratırken, bütüncül bir duruşun karşılığı olan savunma sanatları "fedai ve korumalar" dizgesiyle yeniden karşılığını "yaşamı sürdürme" için gerekli maddi olanakları yaratma noktasında fırsata dönüştürür. Ve sinemanın eşsiz fırsatları unutulmamalıdır. Tao, altı doldurulamaz bir şekilde cinsellikle bağdaştırılır ve ucuz ürünlere dönüştürülebilirken, insanı soğutan basit, adi ve gerçekdışı pornografik endüstrinin aracı haline gelebilmektedir.

Kadim Bilgelik öğretilerini dillerine dolamış pop yıldızlarının "sessizlik" noktasındaki ısrarlı vurguya dikkat etmeyerek derslerine iyi çalışmadığı da söylenebilir. Ancak, kendilerine biçilen işlev, bir diğer yönüyle bu öğretilerin popüler kültür ürünü olarak, toplumsal düzeye indirgenmesidir. Bu sayede, kökensel bir araştırmanın yaratabileceği "tehlikeler" giderilir ve Kapitalizm, tüm bu öğretileri kendi içinde özümseyerek, "herkes için geçerli", bulamaç halinde ahlaki bir düzey tutturur. Bu düzey, kendisine uymayanları ve eleştirenleri toplumsal sınırların dışında tutmaya da ısrarlı olduğu ölçüde, kendisini korumaya kararlı gibidir.

Bunları deşifre edecek çalışmalar yürütülmeli, ikiyüzlü duruşlar sarsılmalıdır. Aksi taktirde, Madonna'nın Tanrı'nın Sarayı'na yolculuğunu ne zaman tamamlayacağı, R. Gere'nin ne zaman Hindistan'a taşınacağını, Tarkan'ın "Karma" felsefesi öğütlerini" ve "Mor ve Ötesi" Grubunun "ülkeye adalet ve eşitliğin gelmesi" noktasındaki çabaları merakla beklenir hale gelecek, yaşama anlam veren çok sayıda öğreti, kendi gerçekliğinden koparak, basit bir düzeye inecektir.

En büyük kazanç ise güçlü eleştirel potansiyeller içeren bu disiplinlerin, gündelik hayata adapte oluşunu sağlayan kapitalizmin hanesine yazılacaktır.


03.03.2008

0 yorum :: Popüler Kültürle Yozlaşan Kadim Bilgelik

Yorum Gönder