Alman filozof Karl
Jaspers, M.Ö. 800 ile M.Ö. 200 arasındaki dönemi tanımlamak için Eksenel Çağ
tabirini bulmuştur (Almanca aslı ‘Achsenzeit’), bu dönemde, Jaspers’e göre Çin,
Hindistan ve batıda birbirine benzeyen devrimsel düşünüşler ortaya çıkmıştı. Bu
döneme ayrıca Eksen Çağı da denmektedir.[1]
Jaspers, Vom Ursprung und Ziel der Geschichte (The
Origin and Goal of History) isimli kitabında gelecekte felsefeyi ve dini
derinden etkileyecek bir diz önemli Eksenel Çağ düşünüründen ve bu düşünürlerin
ortaya çıktığı tüm bölgelerin ortak özelliklerini belirlemiştir. Jaspers, din
ve felsefedeki bu gelişmelerde, bir bölgeden diğerine doğrudan hiçbir düşünsel
iletim olmadığı halde çarpıcı bir paralellik görüyordu, üstelik Antik Yunan,
Ortadoğu, Hindistan ve Çin arasında kapsamlı bir iletişime dair herhangi
kayıtlı bir kanıta rastlamamıştı. Jaspers bu çağı emsalsiz olarak
değerlendiriyordu ve insanlığın düşünce tarihinin geri kalan kısmının da bu
çağa benzediğini düşünüyordu. Jaspers'in M.Ö. ilk bin yılın ortalarına ait
kültüre dair bu yaklaşımı diğer bilginler ve akademisyenler tarafından da kabul
görmüş, dinler tarihi alanında da bir tartışma konusu haline gelmiştir.
Kilit bir Çağ
Jaspers’in savına göre
Eksenel Çağ boyunca "insanlığın ruhani temelleri aynı anda ve birbirinden
bağımsız olarak atılmıştır... Ve insanlık bugün hala bu temeller üzerinde
varlığını sürdürmektedir. ".[2] Bu temeller, değişen bir sosyal ortam
içindeki birbirinden bağımsız düşünürler tarafından atılmıştır.
Düşünürler ve Akımlar
Jaspers'in eksenel
değişimlerinin içinde, Ortaçağ ve Rönesans’taki hem Hristiyan hem de seküler
düşünce yoluyla Bayı dünyası üzerinde büyük ölçüde etkili olacak bir sistem
olan Platonculuğun yayılması da bulunmaktadır. Dünyanın en etkili felsefelerinden
biri olan Budizm de yine bu çağda yaşamış Siddhartha Gautama, diğer adıyla Buda
tarafından kurulmuştur. Konfiçyüsçülük de, sosyal ve dinsel hayattaki derin
etkisini sürdürdüğü Çin’de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Jaspers’ın örneklerinden bir diğeri olan
Zoroastriyanizmin, monoteizmin gelişiminde hayati bir etkiye sahiptir.[3]
Jaspers ayrıca, Upanişadların anlatıcıları, Laozi, Homeros, Sokrates,
Parmenides, Herakleitos, Thucydides, Arşimed, Elijah, Isaiah, Jeremiah, ve
Deutero-Isaiah’yı da Eksenel çağa ait figürler arasında değerlendirmiştir.
Jaspers, özellikle Sokrates, Konfiçyüs ve Siddhartha Gautama’yı diğerlerinden
üstün tutarak bunları örnek insanlar ya da “paradigmasal kişilikler” olarak
tanımlamıştır. [4]
Eksenel Çağın Özellikleri
Jaspers, Eksenel
Çağ’da felsefenin bir disiplin olarak ortaya çıktığını savunmaktadır. Jaspers,
Eksenel Çağı "iki büyük imparatorluk arasındaki hükümdarsız bir devir, bir
özgürlük molası, son derece duru bir bilinci beraberinde getiren derin bir
nefes " şeklinde tanımlamıştır.[5] Özellikle Çağın figürleri arasındaki
şartlar ve düşünce bakımından benzerlikler Jaspers’in ilgisini çekmiştir.
İnsanın anlamını arama yönündeki bir yükümlülük [6] ve Çin, Hindistan ve
Batı’daki yeni elit sınıf liderler ve düşünürlerin yükselişi de bu
benzerliklere dahildi. [7] Bu üç bölgede de şehir şehir dolaşıp fikir
alışverişinde bulunan bilginlerin oluşturduğu bir gelenek önce doğmuş,
sonralarıysa kurumsallaşmıştır. Bu bilginler çoğunlukla günümüzde de var olan
dini geleneklerin birer mensubuydu; Çin’de Konfiçyüsçülük ve Taoizm,
Hindistan’da Hinduizm, Budizm, Jainizim; Batı’da Zerdüşt dini, Kenan ülkesinde
Musevilik ve Yunanistan’da sofistlik ve diğer klasik felsefe sistemleri gibi.
Jaspers’ın savunduğuna
göre, bu özellikler aynı sosyolojik şartlar altında ortaya çıkmıştır: Çin,
Hindistan ve Batı medeniyetlerinin her biri, kendi içinde ve diğerleriyle
savaşan çok sayıdaki küçük devletlerden oluşuyordu.
Tabir ve Kuram
Eksenel Çağ
ibaresindeki “eksenel” kelimesi “kilit öneme sahip” anlamındadır. Bu çağa
verilen isim Jasper’in kullandığı Almanca “Achse” kelimesinden gelmektedir, bu
kelime hem “eksen” hem de “esas” anlamına gelmektedir.
Alman sosyolog Max
Weber, Jasper’in düşüncesinde önemli bir rol oynamıştır.[8][9][10] Shmuel
Eisenstadt The Origins and Diversity of Axial Age Civilizations adlı
kitaba yazdığı önsözde, Max Weber’in The Religion of China: Confucianism and
Taoism, The Religion of India: The Sociology of Hinduism and Buddhism
and Ancient Judaism adlı eserlerinin dönemin önemine dair bir arka plan
oluşturduğunu savunarak, Eric Voegelin’in Order and History kitabıyla
olan paralelliklere işaret etmiştir. [7] Jaspers’in çalışmasının adını
duyurması, onu bir konferansta okuduktan ve 1975’te Dædalus’ta yayınlamasından
sonra olmuştur; Jaspers'in bu dönemin benzersiz biçimde dönüşümsel ve önemli
olduğuna dair fikri, Johann Aranason’un da aralarında bulunduğu diğer bilginler
arasında tartışmaya yol açmıştır. [10]
Dinler tarihi uzmanı
Karen Armstrong da bu dönemi The Great Transformation adlı eserinde
araştırmıştır [11] ve bu kuram akademik konferansların odağı haline gelmiştir.
[12] Tabirin kullanımı Jaspers’in oluşturduğu ilk biçiminin ötesinde
kullanılmaya da başlamıştır. Armstrong’un iddiasına göre Aydınlanma
"İkinci bir Eksenel Çağ" idi, buna Isaac Newton, Sigmund Freud ve
Albert Einstein gibi düşünürler de dahildi,[13] ve günümüzdeki din kavramının
dönüşümsel Eksenel anlayışa geri dönmeliydi. [14] Ayrıca bunun aksine, modern
çağın yeni bir Eksenel Çağ olduğu ve bu çağda din, laiklik ve geleneksel
düşünüş arasındaki ilişkinin değişmekte olduğu da iddia edilmiştir. [15]
Tabirin kullanımı akademik ortamın dışında da ortaya çıkmıştır; Eksenel Çağ
Yayınları (Axial Age Publishing) tarafından isim olarak kullanılmıştır.[16]
Çeviri: Dikine
0 yorum :: Eksenel Çağ
Yorum Gönder